Eskiler Omega 3 takviyesini, inek sütünden ve koyun etinden alırlarmış. Çünkü Omega 3’ün asıl kaynağı yeşilliklerdir. Hayvanlar otlayarak aldıkları Omega 3’ün bu sayede insanlara geçmesini sağlamaktalarmış. Ancak artık endüstriyel sanayi hızla geliştiğinden hayvanlar doğal yollarla beslenmemektedirler. Bu nedenle artık hayvanlardan Omega 3 değil, protein ve bol miktarda damar sertliğine neden olan yağ asitleri almaktayız.
Balık yanılgısı
Birçok insanın aklına Omega 3 deyince sadece balık gelmektedir. Ancak her balıkta Omega 3 besini bulunmamaktadır. Balığın doğal ortamlarda yetiştirilmesi önemlidir. Balığın Omega 3 içermesinin sebebi yosun yemesidir. Denizlerdeki kirlilik ve ağır metallere maruz kalan balıkları da düşünürsek, yiyeceğimiz balıkların seçimi de bir o kadar önem taşımaktadır. Denizdeki ağır metaller özellikle yağda depolanmaktadır bu sebeple büyük balıklar ve dip balıkları sakıncalı olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, Mezgit, Kalkan, barbun tüketimini en aza indirmekte fayda vardır. Bunların yerine daha küçük balıklar tüketmek bu riski ortadan kaldırmaktadır. Hamsi, palamut lüfer gibi balıkların tüketinminde bir risk bulunmamaktadır.
Sıralı tam liste
Omega 3 yağı bulunan diğer besinlerimiz, somon balığı orkinos balığı, ton balığı, uskumru balığı, sardalya , keten tohumu yağı (%60), ada çayı yağı (%54), Kivi (%52), Semizotu (%35), Perilla (%58), daha az oranlarda ceviz, fındık, badem, kuru fasulye, nohut, soya filizi, soya fasulyesi, mısır, mısır unu, çörek otu yağı, marul, lahana, brokoli, tatlı patates ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunmaktadır.
Omega 3, tüketiminin günümüzde bolca tüketilmesi sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır.
